Fotoğraf sanatçısı Şerafettin Eryetişti, Denizli’deki mimarisi, iç dekorasyonu, tezyinat, ahşap ve taş işlemeciliği öne çıkan tarihî Kayalık Camisi’nin fotoğraflarını, Turan Bahadır Sergi Salonu’nda sergiledi.
Fotoğraf sanatçısı Şerafettin Eryetişti, Denizli’deki mimarisi, iç dekorasyonu, tezyinat, ahşap ve taş işlemeciliği öne çıkan tarihî Kayalık Camisi’nin fotoğraflarını, Turan Bahadır Sergi Salonu’nda sergiledi. Sergide, İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Yunanistan tarafından işgal edildiği dönemde millî mücadeleye Müftü Ahmed Hulusi Efendi’nin Cihad-ı Mukaddes fetvasıyla destek verdiği caminin 56 fotoğrafı yer aldı.
Sanatçı Eryetişti, Denizli’deki son dönem Osmanlı eserleri arasında yer alan Kayalık Camisi’nin sanat ve inşa yönünden üstünlüğüne dikkat çekerek, bunun Türkiye’de bir cami üzerine yapılan ilk sergi olduğunu söyledi. Caminin 1976 yılındaki depremde hasar gördüğünü, aynı yıl hayırseverler tarafından minaresinin yıktırılıp yeniden yaptırıldığını, caminin de tamir ettirildiğini anlatan Eryetişti, “İlk yapıldığında minaresiz olan camiye, 1950’li yılarda tuğladan bir minare eklenmişti. Cami, 19×19 metre ebadında, duvarlar kesme taş, son cemaat yeri beş gözlü olup üstü düz örtülüdür. Mihrap üstü kubbesi 11 metre çapındadır ve iç tabandan yüksekliği 16 metreyi bulmaktadır. Ahşap iskeletli ve bağdadiye sıvalı kubbe, ortasında sıra halinde 16 pencereli, dıştan çokgen olarak görünen bir kasnağa, oradan pandantif diye adlandırılan ikinci geçişle kare halini alarak güneyi mihrap duvarına, diğer üç yönü ise boyları 5,5 metre olan sekiz selvi sütun üzerine oturmaktadır.” dedi. Merkez alanın etrafında Denizli konut mimarîsinden etkilerinin görüldüğünü ifade eden Şerafettin Eryetişti, “U şeklindeki üst mahfile, kuzey eksenin her iki köşesine yerleştirilen 15 basamaklı döner merdivenlerle çıkılmakta. Mahfilin üstü, 11 iç kubbeyle örtülü. Güney duvarında, bir caminin olmazsa olmazı üç temel unsur durmakta. Bunlar ortada mihrap, hemen sağ yanında minber ve sol duvar köşesinde kürsü. Mihrap, duvara yarım daire oyularak belirtilmiş, üstünde alçı kabartmayla üç renkte, soyut, döneminin modasına uygun olarak bir saksının içinden iki yöne dökülen bitki dalları ve dört adet çiçek görülmekte. Minber, bir zamanlar kesme taş yapılıymış. Depremde zarar görünce yıkılarak yenisi ahşaptan yapılmış.” şeklinde konuştu.