Sümela Manastırı, zamanın durduğu yer… Tarih ve doğa ile iç içe bir tatil yapmak istiyorsanız; rotanıza mutlaka Trabzon’u almalısınız.. Yeşil ve mavinin bir arada bulunduğu bu şehir tarihi mekanlarıyla da dikkat çekiyor.
Karadeniz’in güzel havası ve yaylaları ile unutulmaz bir tatil geçirmek istiyorsanız; haberimize göz atmadan bavullarınızı hazırlamaya başlamayın.
Nefes kesen manzara: Sümela Manastırı
Trabzon tarih boyunca önemli bir yere sahip olmuştur. Bu tarihi şehirde yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken ilk yer ise hiç kuşkusuz Sümela Manastırı’dır…
Trabzon’un Maçka İlçesi’nin Altındere Köyü sınırları içinde, Altındere vadisine hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sümela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” adı ile anılır. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür.
Meryem Ana adına kurulan manastırın “Sümela” adını “siyah” anlamına gelen “melas” sözcüğünden aldığı söylenmektedir. Bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli Karadağlar’ dan geldiği düşünülmekte ise de Sümela kelimesi buradaki Meryem tasvirinin siyah rengine bağlanabilmektedir.
Rivayete göre Bizans İmparatoru I.Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır, 6’ıncı yüzyılda İmparator Justinianus’un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine Generallerinden Belisarios tarafından tamir edilmiştir.
Sümela Manastırı’nın şimdiki durumuyla varlığını 13’üncü yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. 1204 tarihinde kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği’nden III. Alexios (1349-1390) zamanında manastırın önemi artmış ve fermanlarla gelir sağlanmıştır. III. Alexios’un oğlu III. Manuel ve sonraki prensler döneminde de Sümela yeni fermanlarla zenginleştirilmiştir.
Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesini takiben Osmanlı Padişahları pek çok manastırda olduğu gibi Sümela’nın da haklarını korumuşlar, bazı imtiyazlar vermişlerdir.
Sümela Manastırı’nın 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlar fresklerle süslenmiştir. 19. yüzyılda büyük binaların ilave edilmesiyle manastır muhteşem bir görünüm kazanmış, en zengin ve parlak dönemini yaşamıştır.
Bu dönemde son şeklini alan manastır pek çok yabancı seyyahın ziyaret ettiği, yazılarına konu edilen bir yer haline gelmiştir. Trabzon’un 1916-1918 yılları arasındaki Rus işgali sırasında manastıra el konulmuş, 1923’den sonra tamamıyla boşaltılmıştır.
https://www.nationalturk.com/dunya/etna-yanardagi-faaliyete-gecti/
Sümela Manastırı’na ulaşım nasıl sağlanıyor?
Sümela Manastırı’na otobüsler, tur araçları ya da kendi aracınızla ulaşım sağlayabilirsiniz. Milli Park girişinde ücret ödeyerek servisleri kullanarak manastıra doğru hareket edebilirsiniz. Manastır yoluna yalnızca görevli olan servis araçları çıkıyor. Manastırın bulunduğu alan bir hayli dik ve sarp olduğu için bu alanlarda usta şoförların araç başında olması çok önemli. Servis araçları manastırın bir hayli uzağında yolcularını indiriyor. Nemli iklimi sebebiyle uzun yol ve merdivenleri kullanırken dikkatli olmalısınız.
Ebeveynler dikkat!
Sümela Manastırı’na ailecek bir gezi yapacaksanız; çocuklarınız için dikkat etmeniz gereken hususlar mevcut. Manastıra ulaşmak için dar ve zorlu bir yoldan geçmeniz gerekiyor. Bu alanda hem yapının durumu hem de nem ve yağmurdan dolayı yürümek bir hayli güç. Bebek arabası taşımak için yol uygun değil. Katlanır bebek arabası kullanabilirsiniz. Ayrıca küçük çocuklarınızı bir an olsun gözünüzden ayırmamanız gerekiyor. Ebeveynlerin çoğu düşen ve yaralanan çocuklarıyla ilgilenmek durumunda kalıyor….
Sümela Manastırı giriş ücreti ne kadar?
Sümela Manastırı ziyareti için 450 TL ödeme yapmanız gerekiyor. Ancak Müze Kartı’nız varsa manastır ziyareti için ekstra bir ödeme yapmanız gerekmiyor. Şayet Müze Kartı’nız yoksa manastır girişindeki gişelerden kendinize bir kart çıkartmanız mümkün…
Sümela Manastırı’ndan sonra nereye gidilir?
Altındere Vadisi Milli Parkı
Altındere Millî Parkı, Trabzon’un güneyinde Maçka yakınlarındadır. Bu millî parkın içinde, neredeyse bulutların bile üzerinde yer alan muhteşem Sümela Manastırı bulunur.
Uzungöl
Uzungöl, Türkiye’nin Trabzon ilinde yer alan bir heyelan set gölüdür. Çaykara ilçesinin Uzungöl Mahallesi’nde bulunur. Yamaçlardan düşen kayaların, Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuştur.
Hamsiköy
Hamsiköy, Trabzon İli’nin Maçka ilçesine bağlı bir mahalledir. Hamsiköy’e gittiğinizde dillere destan bol fındıklı sütlaçtan yemeyi ihmal etmeyin.
Boztepe
Boztepe veya Minthrion Dağı, Türkiye’de Trabzon yakınlarındaki bir tepedir. Trabzon şehir merkezinin 3 kilometre güneydoğusunda yer almaktadır. Değirmendere Vadisi Boztepe’nin doğusunda yer alır. Boztepe’de dört kutsal çeşme vardır.
Trabzon Ayasofya Müzesi
Ayasofya ya da eskiden Ayasofya Kilisesi, Trabzon’un Fatih Mahallesi’nde bulunan tarihi yapı. Orta Çağda denize yakın bir konumda ve tepelik bir arazi üzerinde inşa edilmiş bir manastırdır. Trabzon Rum İmparatorluğu’nun günümüze ulaşan en iyi korunmuş anısı kabul edilir.
Atatürk Köşkü
Trabzon Atatürk Köşkü, Soğuksu semtinde küçük bir çam korusu içinde yer alır. Trabzon eşrafından, ticaret ve bankerlik yapan, Rum asıllı Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık olarak kullanılmak üzere yaptırılmıştır. Yapımına 1890’da başlanıp 1912’de tamamlanmıştır.
Atatürk, 1924 yılında Trabzon’a ilk ziyaretini gerçekleştirdiğinde bu köşkte ağırlanmış ancak konaklamamıştır. İkinci kez Kasım 1930’da Trabzon’u tekrar onurlandırdığında köşkte ağırlanmış ve çok memnun kalmıştır. Haziran 1937’de kendisi için düzenlenen köşkte iki gece kalmış ve 11 Haziran gecesi bu köşkte bütün mal varlığını, canından çok sevdiği Türk ulusuna armağan etme kararı almış ve mal varlığının bir listesini hazırlayarak gereğinin yapılması için başbakana göndermiştir. Atatürk Trabzon’daki köşkten mal varlığını milletine adarken şöyle demiştir: “Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime bağışlamakla ferahlık duyacağım. İnsanın serveti kendi manevi kişiliğinde olmalıdır. Ben büyük milletime daha çok şeyler vermek istiyorum.”