Hint Okyanusu’nun Afrika ile kesiştiği kıyılarda bulunan, eski ismiyle Zengibar, bilinen adıyla Zanzibar Adası, hem kültürü, hem doğası, hem de kendine has mimarisi ile turistleri kendine çekiyor. Yeryüzünün belki de en güzel denizi ve kumuna sahip olan cennet ada, tarihi geçmişi, tropikal doğası, hayvanları, bitki örtüsü ile balayı çiftlerinin de en gözde yerlerinden biri.
Zanzibar Adası, kültürü, tarihi, doğası, mimarisi, doğal yaşam süren halkı ile turistleri kendine çekmeye devam ediyor. Belki de dünyanın en güzel denizine ve kumuna sahip olan cennet ada, geçmişi, tropikal doğası, hayvanları, bitki örtüsü ile günümüz turistlerinin en çok tercih ettiği yerlerden biri.
Tanzanya’nın muhteşem güzellikteki adalarından bir olan Zanzibar, tarih boyunca Araplar, Afrikalılar, Hintliler ve Avrupalıların hüküm sürdüğü, bu kültürlerin etkisini halen yaşamakta. İranlı göçmenlerin kurduğu ve adını ‘Zenciler Sahili’ anlamındaki Farsça ‘Zengi Bar’dan alan, Portekizlilerin, Ummanlıların ve İngilizlerin yıllarca hüküm sürdüğü büyük bir ada Zanzibar.
Balayı çiftlerinin gözdesi Zanzibar
2000 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giren Stone Town, Zanzibar Adası’nın en eski yerleşim yeri olarak biliniyor. Çeşitli medeniyetlerin hüküm sürdüğü bu şehir, turistleri tarihte yolculuğa çıkıyor. Balayı çiftlerinin de ilk tercihleri arasında yer alan Zanzibar’da isterseniz sessiz sakin, isterseniz cıvıl cıvıl bir tatil yapma şansınız bulunuyor.
Sokaklarının darlığından ötürü araçlara yol vermediği kentte turistler taş yapılı evlerin muhteşemliğini gezerek tarihi adeta içlerinde yaşıyor.
Dünyaca meşhur ‘Zanzibar Kapısı’
Daracık sokaklardaki evlerin kapıları şehrin mimarisinde dikkati çeken detaylardan birisi. “Zanzibar kapısı” olarak dünyada ün salmış bu muhteşem işlemeli kapıların çoğu Hint kültürünün birer parçası. Ancak bazı kapıların üzerine Kur’an-ı Kerim’den ayetlerin işlendiği de gözlerden kaçmıyor.
Zanzibar’da 10’uncu yüzyılda inşa edilmiş ve 20’nci yüzyıldaki kazılarla gün ışığına çıkarılmış Sahraaltı Camii’nin, Afrika’da yapılan en eski eser olduğu düşünülüyor.
Zanzibar’ın en iyi plajları
Adanın en ünlü plajlarından biri olan Kendwa turistler tarafından oldukça popüler. Kendwa Plajı, Zanzibar Adası’nın 3 km güneyindeki batı sahilinde bulunmakta. Burada çeşitli su aktiviteleri yapılırken, günün her saati denize girmek mümkün.
Zanzibar’ın en iyi kumların olduğu Matemwe plajı ise sakinliği arayanlar için birebir. Bu pastoral plajın olduğu bölgede halen bakirliğini korumakta. Matemwe plajı, Zanzibar Adası’nın en sessiz, sakin ve huzurlu plajı alarak biliniyor.
Pongwe plajı da turistlere sakin bir atmosfer sunmakta. Kalabalıktan uzak, palmiye ağaçlarıyla kaplı bu tropik cennet denizi ve beyaz kumuyla turistlerin tercih ettiği noktalardan biri.
Kitesurf tutkunlarının tercihi Paje…
Paje plajı ise diğer plajlara göre çok daha canlı. Beyaz kumu ve sığ suların bulunduğu bu muhteşem plaj, oldukça hareketli. Özellikle de son yıllarda kitesurf yapanlar sayesinde çok daha popüler bir yere dönüştü.
Zanzibar’ın muhteşem sahil şeridinde yer alan Jambiani, adadaki yaşam hakkında fikir sahibi olabileceğiniz en iyi yerlerden biridir.
WTS kalitesi ve güvencesiyle Zanzibar Turları sizi bekliyor.
Köy, kendine özgü evlerden oluşturulmuş bir koleksiyonu andırır. Turkuazın tüm tonlarını içinde barındıran denizi, balıkçı tekneleri, doğası, yosun çiftlikleri ile turistleri kendine çekmektedir.
Zanzibar Adası’nda nereleri gezmeli
Zanzibar’da gezilecek yerler arasında yer alan, Eski Köle Pazarı, Beit al-Sahel, Darajani Çarşısı, Beit-el-Ajaib ve Ngome Kongwe gibi tarihi mekanlar ile müzeye dönüştürülen Anglikan Katedrali’ni gezerken tarihi ve kültürel bir yolculuğa çıkacaksınız.
Nungwi’de koruma altına alınan Mnarani Deniz Kaplumbağaları’nın bulunduğu koruma havuzu da çocuklar kadar büyüklerin de büyük ilgisini çekmekte. Giriş için verilen ücretin ise yerel çocuklar için bir eğitim projesine gittiğini bilmek de insanın içini ısıtıyor.
Zanzibar’ın görülmesi gereken yerleri arasında ayrıca Prenses Salme Müzesi de bulunmakta. Bu enfes müze, 19. yüzyılın sonlarında bir Alman taciriyle kaçan bir sultanın kızı Prenses Salme’nin hikayesini anlatıyor.
Anglikan Katedrali
Vitray pencereler ile oldukça karanlık bir atmosfere sahip Anglikan Katedrali’nin uzun sivri ve gri-sarı duvarları Taş Kent’in bu bölümünde de hakim.
Doğu Afrika’daki ilk Anglikan Katedrali olma özelliğini de taşıyan tarihi yapı, 1870’lerde köleliğin resmen kaldırılmasının ardından eski köle pazarında inşa edilmiş.
Katedral girişinde Doğu Afrika Köle Ticareti Teşhir Sergisi ile birlikte kölelerin satışı öncesi hapsedildikleri eski odalar yer almakta. Aynı binada St. Monica’nın yeri bulunmakta.