“Da Vinci Şifresi” kitabıyla önemli satış rakamlarına ulaşan ve olayların geçtiği mekanların ziyaretçi sayısını artıran yazar Dan Brown’ın “Cehennem” (İnferno) adlı romanının, İstanbul’un, özellikle de Ayasofya Müzesi’nin turist sayısını birkaç katına çıkarması bekleniyor.
Romanlarında anlattığı şehir ve mekanların kısa sürede ilgi odağı olmasını sağlayan yazar ”Cehennem”de, dinler ve semboller konusunda uzman Robert Langdon karakterinin Floransa’dan İstanbul’a uzanan gizemli serüvenini anlatıyor. Kapağında Floransa’daki Santa Maria del Fiore Bazilikası’nın fotoğrafı yer alan ve Floransa’nın simgelerinden “İlahi Komedya”nın yazarı Dante’ye ve eserinin üç bölümünden biri olan “Cehennem”e atıfta bulunan romanda, gizemli ve heyecanlı olayların 150 sayfalık son bölümü İstanbul’da geçiyor, olayların düğümü Ayasofya’da çözülüyor.
İstanbul, ilk günden dünya basınında
Dan Brown’ın kitaplarında mekan ve sanat eserlerinin kullanımının titizliğine ve başarısına dikkati çeken eleştirmenler, yazar tarafından “işaret edilen” her noktaya yoğun ilgi gösterildiğini belirtiyor.
The New York Times Gazetesi, romanın okuyucuyla buluştuğu ilk gün yayımladığı değerlendirmede, kitapta adı geçen Floransa, Sienna ve İstanbul’a atıfta bulunarak, “Cehennem”de, olağanüstü konumları nedeniyle büyük önem ile tarihi ve kültürel birikime sahip üç şehir seçilmiş ve Robert Langdon bizi bu kentlerde adeta bir tur rehberi ve sanat eleştirmeni gibi dolaştırıyor” ifadelerine yer verdi.
The Guardian Gazetesi de “Kitapta adı geçen üç şehirden ikisi İtalyan. Üçüncü şehir ise hem Asya’da hem Avrupa’da olmasıyla çok özel” yorumunu yaptı.
Gazete ayrıca, kitabın özellikle Floransa ve İstanbul’un ziyaretçi sayılarını artıracağını da savunarak, Floransa yerel makamlarının, bu yıl turist sayısının kitaba bağlı olarak en az yüzde 10 oranında artmasını beklediğini yazdı.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ayasofya Müze Müdürü Hayrullah Cengiz, Brown’ın “Da Vinci Şifresi”nin ardından, Louvre Müzesi’nin ziyaretçi sayısının 10 milyon artığını belirterek, yeni romanın da Ayasofya’nın ziyaretçi sayısını yükseltmesini beklediklerini söyledi.
Ayasofya’yı geçen yıl 3 milyon 250 bin kişinin gezdiğini ve bu sayıyla Türkiye’de en fazla ziyaret edilen müze olduklarını ifade eden Cengiz, bu yılın ilk 5 aylık döneminde de geçen yıla oranla yüzde 25’lik artış olduğunu, bu olumlu gidişata kitabın yapacağı etkiyle birlikte rekor rakamlara ulaşılabileceğini kaydetti.
Brown’ın dünyaca tanınan bir edebiyatçı olduğunu hatırlatan Cengiz, kitabın başarısını ve ulaşacağı kişi sayısını görmek gerektiğini belirterek, “Kitabın okur sayısının artması, aynı şekilde bizim de ziyaretçi sayımızı artıracaktır” dedi.
Cengiz, eserin sinemaya uyarlanmasına yönelik bir soru üzerine de, Ayasofya’nın çok önemli bir eser olduğunu ve kendilerinin çok çok istisnai durumlar dışında, böyle önemli bir alanın film platosu olarak kullanılmasına sıcak bakmadıklarını söyledi.
İstanbul’un tarihi zenginliği anlatılıyor
Brown’ın “Cehennem”i, 369. sayfadan, sona erdiği 461. sayfaya kadar İstanbul’da geçiyor. Romanın kahramanı Langdon, bir yandan gizemli olayları çözmeye çalışırken, diğer yandan da İstanbul’un tarihi dokusu, zenginlikleriyle ilgili saptamalarda bulunup, özellikle Tarihi Yarımada’yı detaylı şekilde tasvir ediyor.
Romanda Ayasofya’yı “tartışmasız şekilde dünyanın sekizinci harikası” olarak tanımlayan yazar, Notre-Dame Katedrali’nden 700 yıl daha yaşlı olan Ayasofya’nın “mistik bir ışıkla aydınlandığını” belirtiyor.
Sultanahmet ve çevresinin geçmiş ve bugünü bir arada yaşayan dokusunu okura anlatan Brown, romandaki soruların yanıtlarını ise Yerebatan Sarayı’nda buluyor.
Galata Kulesi, Mısır Çarşısı gibi birçok mekanın anlatıldığı romanda, uluslararası gizli bir teşkilatın biyolojik terör eylemini başlatmak için neden İstanbul’u seçtiğini kendine soran yazar, “Çünkü İstanbul Doğu ile Batı’nın karşılaştığı yer. Dünyadaki bütün yolların tek kesişme noktası” ifadelerine yer veriyor.