İngiliz çift korona günlerinde İstanbul’da kaldı
Karavan içerisinde kendilerini karantinaya alan çift, “Komşular, ‘bir şeye ihtiyacınız var mı’ diye soruyorlar. Diğer bir komşumuz bize kahve, tatlı ikram ediyor. Çok şanslıyız. Birçok insan şu an virüsle mücadele veriyor. Bu süreçte İstanbul’da sıkışıp kaldığımız için çok memnunuz. Bizce şu an en iyi yerdeyiz.” dedi.
Fisher çifti 2018 yılında dünya turuna çıkmaya karar verdi ve karavanlarıyla farklı ülkeleri gezmeye başladı. Trudy adını verdikleri karavan ile İngiltere’den yola çıkan çift, gittikleri yerlerin videosunu çekip “Tread the globe” adlı YouTube kanalında paylaşıyor. Ocak ayında yeni bir güzergahla gezmeye karar veren çift, Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye geldiklerinde koronavirüs nedeniyle sınırlar kapatıldı ve böylece çift Türkiye turunu uzatmak zorunda kaldı.
Koronavirüs tedbirler kapsamında kendilerini karantinaya almak isteyen Fisher çifti, kalacak yer bakınca, Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan’ın talimatıyla Fatih Belediyesi Yenikapı Spor Tesisleri’nin otoparkına yerleştirildi. Belediye tarafından elektrik, su gibi ihtiyaçları karşılanan Fisher çifti 17 gündür kendilerini karantinada tutuyor, zorunlu olmadıkça otoparkın dışına çıkmıyor.
“Sahip olduğumuz her şeyi satıp yola çıktık”
Dünya turu için bütün eşyalarını satan çift, seyahate çıkma öykülerini şöyle anlattı:
“Sahip olduğumuz her şeyi sattık. Arabamız, motosikletimiz, bütün mobilyalarımız… Bu seyahate karar verdik çünkü yakın arkadaşlarımdan biri kalp krizi geçirdi. Marianne’nin en yakın arkadaşı hastalandı ve böbrek nakline ihtiyacı vardı. Marianne ona böbreğini bağışladı ve şunu düşündük; hayat gerçekten çok kısa. Çocuklarımızı orada bıraktık, kiradaki evimizden çıktık ve her şeyimizi sattık. Karavanda yaşayıp dünyayı gezmeye karar verdik. Tüm zamanı seyahat ederek geçiriyoruz. Dünyadaki tüm ülkeleri gezmeye çalışıyoruz.”
Karavanla dünya turu yapmanın kendilerinin hayali olduğunu söyleyen Chris Fisher, “Yaklaşık 3 hafta önce İstanbul’a geldik. İlk günler bazı yerleri keşfettik ve gezdik. Bu sırada İstanbul ile ilgili videolar çekip Youtube kanalımızda yayınladık. Kendi ülkemizde değiliz. Türkiye Cumhurbaşkanı ‘evinizde kalın’ dediği günden itibaren biz de sorumluluk sahibi olmalıyız. 17 gün içerisinde sadece iki kere yemek alışverişi için çıktık.” dedi.
Bulundukları otoparkın etrafındaki evlerde yaşayan komşuların kendileriyle iletişime geçtiklerini belirten Fisher, koronavirüs sürecinde Türkiye’de seyahatlerini uzatmak zorunda kaldıkları için şanslı olduklarını söyledi.
“Bizce şu an en iyi yerdeyiz”
Fisher, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Komşular, ‘bir şeye ihtiyacınız var mı’ diye soruyorlar. Diğer komşumuz bize kahve, tatlı ikram ediyor. Sosyal medyadan mesaj atıp bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını soruyorlar. Çok şanslıyız. Çok fazla insan çok zor durumdalar. Birçok insan şu an virüsle mücadele veriyor. Bu süreçte İstanbul’da sıkışıp kaldığımız için çok memnunuz. Bizce şu an en iyi yerdeyiz.”
Komşularla iletişime geçerek Türkçe bazı kelimeler öğrenen Fisher çifti, “Genelde merhaba, nasılsın demeyi öğreniyoruz gittiğimiz ülkede. Tünaydın, nasılsın, teşekkür ederim… Farklı dilleri öğrenmeyi seviyoruz.” dedi.
Seyahatleri sırasında farklı kültürleri tanıyıp, yeni insanlarla tanışmak, farklı yiyeceklerin tadına bakmak istediklerini ifade eden Marianne Fisher, önemli olanın seyahat sürecinde yeni bir şeyler öğrenmek ve öğretmek olduğunu söyledi. Fisher, insanlarla iletişimde ise tebessümün önemine değinerek, “Gülümsemek, uluslararası bir dildir. Gülümsemek için herhangi bir lisana ihtiyaç duyulmaz. Sadece kibar olmak yeterli.” diye konuştu.
Koronavirüs salgını sebebiyle şu an planlarını tam netleştiremediklerini dile getiren çift, eğer durum düzelirse Karadeniz üzerinden önce Gürcistan’a daha sonra da Rusya’ya giderek seyahatlerine devam edeceklerini belirtti.
Kendilerine yardımcı oldukları için Türk halkına teşekkür eden Fisher çifti, şu mesajı verdi:
“Türklere teşekkür etmek istiyoruz. Birçok destekleyen mesaj aldık. Arkadaşlık olarak destekliyorlar. Bizi davet ediyorlar, yerleri tarif ediyorlar. Hatta bir dişçimiz bile var. İhtiyacınız varsa ‘buyrun gelin’ diyor. Numaralarını paylaşıyorlar. Burada büyük bir parti verebiliriz, bir köşede mangal yakarız.”