Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu iş birliğiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen “3. Dünya Turizm ve Kültür Konferansı”nda konuşan bakan Ersoy, “Ülkemiz sadece doğal güzellikleriyle değil, kültürel anlamda da büyük bir donanıma sahip.” dedi.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) iş birliğiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı ev sahipliğinde düzenlenen “3. Dünya Turizm ve Kültür Konferansı” İstanbul’da başladı.
Ersoy: Türkiye kültürel anlamda büyük bir donanıma sahip
“Herkesin Yararına” temasıyla 3-4 Aralık tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen etkinliğin açılış konuşması Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy tarafından yapıldı. Bakan Ersoy, İstanbul’u dünyanın en güzel şehirlerinden biri olduğunu söyleyerek, “Sürdürülebilir kalkınmaya kültür ve turizmin katkısını konuşacağımız konferansımızı, bu kapsamdaki küresel zorluklara yönelik ortak bir vizyon ve yol haritası çıkarılması açısından çok önemsiyorum.” diye konuştu.
Mehmet Ersoy, turizmin dünyada en hızlı gelişen sektörlerden biri olduğunun altını çizerken, “Ülke ekonomilerine yaptığı yadsınamaz katkının yanı sıra halkların birbirlerini tanımaları ve evrensel barış için de son derece önemli bir araç. Öte yandan, dünya genelindeki turizm hareketlerine baktığımızda seyahatlerin yüzde 40’ının kültür turizmi odaklı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla kültür ve turizmin aynı başlık altında ele alınmasının çok yerinde olduğunu düşünüyorum.” dedi.
“Göçlerin, savaşların, ticaretin, inançların ve destanları ana yurdu”
Türkiye’nin coğrafi ve kültürel anlamda önemli bir turizm potansiyelini muhafaza ettiğine dikkati çeken Bakan Ersoy, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ülkemiz sadece doğal güzellikleriyle değil, kültürel anlamda da büyük bir donanıma sahip. Göçlerin, savaşların, ticaretin, inançların ve kahramanlık destanlarının ana yurdu olan topraklarımız, kültürel anlamda da çok bereketli. Bu cazibe alanı, doğal olarak dünyanın pek çok yerinden binlerce ziyaretçiyi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklara çekiyor.
Turizmin gelişmesi, ülkemizin dünya turizm gelir pastasından daha çok pay almasını, vatandaşlarımızın da kendi ülkesini daha iyi tanıyarak zenginliklerimizin farkına varmasını sağladı. Sürdürülebilir turizmi sadece ziyaretçilerin değil, bölge halkının ihtiyaçlarını da gözeterek çevresel, sosyal ve kültürel değerlerin korunmasını ve bu sayede de kısa vadeli değil, kalıcı fayda sağlamayı amaçlayan bir turizm yaklaşımı olarak değerlendiriyorum. Bu da bizi, özellikle şehirleşme sürecinde kültürel varlıklarımızın korunması noktasına getiriyor. Bugünü yaşarken dünü unutmadan geleceği planlayabilmek çok önemli.”
Kultür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Türkiye’nin sahip olduğu büyük potansiyelin aynı zamanda büyük ve tarihi bir sorumluluk da yüklediğinin altını çizerek, “An itibarıyla 153 farklı noktada arkeolojik kazılarımız devam ediyor. Tarihin belli dönemlerine ışık tutacak bu çalışmaları çok ama çok önemsiyoruz. Geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz dünyaca ünlü ‘Çingene Kızı’ mozaiğimizin kayıp parçalarına kavuştuk.
Bu hususta ABD yetkililerine de hassasiyetlerinden ve iyi niyetli yaklaşımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Çingene Kızı’nın sevincinden sonra yüzümüzü güldüren bir gelişme daha oldu. ‘Dede Korkut Destanı’mız, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili listesine oy birliği ile dahil edildi.” ifadelerini paylaştı.
“40 milyon olan ziyaretçi hedefini, yılın ilk 10 ayında aştık”
Özel sektörün bu yöndeki çalışmalara verdiği desteklere de değinen Ersoy, “Dünyaya sunacağımız, onlarla paylaşacağımız çok değerimiz var. Bu zenginliği tüm dünyaya açmak için kararlılıkla çalışıyoruz. Bu arada bir noktaya dikkat çekmeyi özellikle istiyorum. Bence her eser, kendi ülkesinde, ait olduğu yerde güzel, orada daha bir anlamlı.
Yasa dışı yollarla ait oldukları yerden kaçırılarak yurt dışına çıkarılan eserlerin ülkelerine iadesi ve yasa dışı trafiğinin önlenmesinde en temel uluslararası mevzuat olma niteliği taşıyan ve Türkiye dahil 127 ülkenin taraf olduğu UNESCO 1970 Sözleşmesi bu nedenle çok önemli. Tüm dünya ülkelerine ortak kültürel mirasımız olan eserlerin ait oldukları yerde korunması ve gelecek nesillere aktarılması hususunda daha da hassasiyet göstermeleri adına çağrıda bulunmak istiyorum.”
Türkiye’de her mevsim, her çeşit turizmin yapılabileceğini vurgulayan bakan Ersoy, “Kültür turizmi, sağlık turizmi, yaz-kış turizmi, golf turizmi, kongre ve fuar turizmi gibi geniş kapsamlı destinasyon seçeneklerimiz var. Turizm alanındaki gelişme çabalarımızın karşılığını da almaya başladık.” diye konuştu.
Bakan Mehmet Ersoy konuşmasını şöyle tamamladı: “Yılın ilk 3 çeyreğinde, yaklaşık 32 milyon dünya vatandaşını ülkemizde misafir ettik. Türkiye, 2018’de turizmde 40 milyon olan ziyaretçi hedefini yılın ilk 10 ayında aştı. Ocak-Ekim 2018 döneminde geçen yıla oranla yüzde 22,43 artış sağladık. Hedeflerimiz doğrultusunda ‘Turizmde Küresel Etik İlkeler Bildirgesi Özel Sektör Taahhüdü’nün de imzalanacağı konferansın düzenlenmesinde, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü ve UNESCO başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.”
“İstanbul fantastik bir kavşak noktası”
UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay ise konferansa katılamadığı için video mesaj aracılığıyla katılımcılara seslendi.
Dünyada 1,3 milyar insanın turizm amaçlı olarak seyahat ettiğini ve milyonlarca insanın UNESCO’nun listesinde yer alan tarih ve kültür değerlerini ziyaret ettiğini belirten Azoulay, turizmi geliştirirken mirasın korunması ve sürdürülebilir turizmin geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
UNWTO Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili de açılışta yaptığı konuşmada, konferansa farklı ülkelerden bakan düzeyinde katılımların olduğuna işaret ederek, “Burada iki günde çok şey öğrenip çok deneyim paylaşımı yapabilirsiniz. Benim için gerçekten eşsiz bir imkan.” dedi.
Konferansın bu yıl, Dünya Turizm Örgütü tarafından belirlenen “Turizmde Küresel Etik İlkeler Bildirgesi”nin çizdiği temellerle uyumlu olarak, kültürel değerlerin yanı sıra kültürel mirası da korurken hem yabancı ziyaretçileri hem de yerel halka yarar sağlayacak ve adı geçenlere son derece geniş ve çeşitli imkanlar sunabilecek ziyaretçi yönetim model ve yaklaşımlarıyla teknoloji konularına odaklanması bekleniyor.