Hattuşa Antik Kenti’nde bulunan 3800 yıllık 75 küp heyecan yarattı. Çorum’un Boğazkale ilçesinde bulunan Hattuşa antik kentinde bazı kült ritüellerde kullanıldığı tahmin edilen yapının iki ayrı bölümünde 3500 ve 3800 yıllık 75 küp bulundu.
Çorum’un Boğazkale ilçesinde bulunan Hattuşa Antik Kenti’nde bazı kült ritüellerde kullanıldığı tahmin edilen yapının iki ayrı bölümünde 3500 ve 3800 yıllık 75 küp bulundu.
Hattuşa Antik Kenti’nde bulunan 3800 yıllık 75 küp heyecan yarattı
Hattuşa Kazı Başkanı Prof. Dr. Andreas Schacahner, bu yılki kazılarda daha önceki yıllarda başladıkları Hitit dönemine ait büyük yapının devamını açmaya çalıştıklarını söyleyerek, burada buldukları çivi yazılı metinlerden hareketle bu yapının bazı kült ritüellerde kullanıldığını düşündüklerini belirtti.
Bu düşünceyi destekleyen başka buluntuların da olduğunun altını çizen Prof. Dr. Schacahner, “Bu yıl bulduğumuz 3500 yıllık içme kabı ve daha önce bulunan keçi ve yumruk şeklindeki kapları da bu yapıda bulduk. 50 metre uzunluğa, 300 metre genişliğe sahip olan binamız çok büyük. Yapının iki safhalı olduğunu görüyoruz. Hitit döneminde kurulup imparatorluk döneminin başlangıcında tekrar tamir görmüş hatta daha da büyütülmüş” şeklinde konuştu.
“Bu depolama o dönemin insanları için çok önemli”
İlk kuruluş dönemine ait bir odada depolama kapları bulduklarını açıklayan kazı başkanı Prof. Dr. Schacahner, sözlerine şöyle devam etti:
“Böylece yapının kendine has bir ekonomik sistem olduğunu gördük. Bu buluntular yapının bağımsız bir kurum olduğunu düşünmemizi sağlıyor. Burada bazı küpler hala yerinde. Onları bulundukları yerden çıkararak restorasyon işleminden sonra Müze’ye teslim ediliyor.
Bu yapıda 40 adet küp bulundu. Binanın güney kısmında ise daha eski bir tabakaya ait 35 küp daha tespit edildi. Bu depolama o dönemin insanları için çok önemli. Çünkü iç anadolunun coğrafi şartları ekonomiyi bazen dengeleri sağlayamıyor. Özellikle şehir yaşamı istihdam etmek için depolama şarttı. Baklagiller, hububat ama sıvılarda yağlar ve diğer şeyler burada stok olarak kullanıldığını düşünüyoruz”
Prof. Dr. Schacahner, küplerin bir kısmının 3500 yıllık, bir kısmının ise 3800 yıllık geçmişe sahip olduğunu belirterek sözlerine nokta koydu.