Dünya genelinde geçen yıl 121 milyon Müslümanın uluslararası turizm hareketine katıldığı ve 156 milyar dolarlık harcama yaptığı bildirildi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Antalya Şubesi tarafından hazırlatılan “Türkiye Turizmi İçin Stratejik Bir Vizyon: Helal Turizm” raporunda, Türkiye turizminin mevcut durumu değerlendirildi, dünya helal turizm pazarına ilişkin veriler paylaşıldı ve helal turizmin geliştirilmesine yönelik önerilerde bulunuldu.
Raporda, dünya genelinde 1950’li yıllardan sonra gelişim göstermeye başlayan turizm sektörünün küresel düzeyde her geçen yıl büyümeye devam ettiği, 1950 yılında 25 milyon olan uluslararası seyahat eden kişi sayısının geçen yıl 1,2 milyar kişiye kadar çıktığı ifade edildi.
Turizm faaliyetlerine katılmanın insanlar için artık ihtiyaca döndüğü belirtilen raporda, 2030 yılında uluslararası seyahat eden kişi sayısının 1,8 milyara ulaşacağının tahmin edildiği vurgulandı. Dünya genelinde yurt içi turizm faaliyetlerine katılan kişi sayısının ise 5-6 milyar kişi civarında olduğunun tahmin edildiği bildirildi.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verilerine göre dünya genelinde gerçekleşen ihracatın yaklaşık yüzde 7’sinin (1,5 trilyon dolar) turizm sektörü sayesinde gerçekleştiği belirtilen raporda, dünyadaki her 11 işten birinin de turizm sektörüyle ilgili olduğuna işaret edildi.
Türkiye’nin 2000’li yıllardan bu yana dünyada en fazla turist karşılayan ilk 10 ülke, en fazla gelir elde eden ilk 15 ülke arasında yer aldığı anımsatılan raporda, turizm sektörünün Türkiye ekonomisi içerisinde de önemli bir etkiye sahip olduğu, geçen yıl turizmin Türkiye GSYİH’ne sağladığı katkının yaklaşık 88 milyar dolar düzey düzeyinde olduğu kaydedildi.
Helal turizmin inanç turizminden farklı olduğu belirtilen raporda, inanç turizminde dini anlamda önem arz eden bir yerin ziyaret edilmesi, dini gerekçeler ile yola çıkılması önemliyken, helal turizm olgusunda ziyaret edilen yerin önem arz etmediği, ne tür bir seyahate çıkılırsa çıkılsın, tüm seyahat ve turizm davranışı boyunca İslami emir ve yasaklara uygun hareket etmenin ön planda olduğu vurgulandı.
Raporda, “Buradan hareketle helal turizm kısaca, İslam dininin emir ve yasaklarına uygun şekilde yapılan turizm faaliyeti olarak tanımlanmaktadır.” denildi.
2016 yılı itibarıyla tüm dünyada Müslüman nüfusunun yaklaşık 1,8 milyar kişi olduğu belirtilen raporda, Müslüman nüfusun 2030 yılı itibarıyla 2,2 milyar kişiye, 2050 yılında da 2,8 milyar kişiye ulaşacağının tahmin edildiği vurgulandı.
Müslümanların artan nüfusları ve gelişen ekonomileri nedeniyle artık tüm dünyada bütün sektörler için önemli bir pazarı oluşturduğu ifade edilen raporda, helal turizm pazarıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulunuldu:
“Günümüzün tipik Müslüman tüketicisi, genç, eğitimli, gelir düzeyi yüksek ve seyahate eğilimli bireylerden oluşmaktadır. Bu durum, turizm sektörünün artık, Müslüman tüketiciler için de en önemli ilgi alanlarından biri olacağını işaret etmektedir. 2016 yılında tüm dünyada 121 milyon Müslüman uluslararası turizm hareketlerine katılmış ve 156 milyar dolarlık harcama yapmıştır. Turizm pazarında gerçekleşen bu harcamanın diğer Müslüman tüketici pazarlarında da 2 ila 3 trilyon dolarlık bir ekonomik etki ortaya çıkardığı tahmin edilmektedir. Helal turizm pazarının gelecekte de büyümeye devam edeceği, turist sayının 2020 yılında 156 milyon kişiye ulaşacağı ve harcama miktarının ise 220 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir. 2026 yılında ise pazarın büyüklüğünün 300 milyar dolar düzeyinde bir büyüklüğe erişeceği öngörülmektedir.”
Raporda, helal turizm pazarının gelişmesinin temel etkenleri, “Artan Müslüman nüfusu, geniş Müslüman nüfusa sahip Körfez ülkeleri, Endonezya ve Malezya gibi ülkelerin orta sınıflarının ekonomik açıdan gelişmeye devam etmesi, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika gibi yüksek eğitim seviyesine sahip ve nitelikli profesyonellerin yaşadığı ülkelerde harcanabilir gelir miktarında artış olacağının tahmin edilmesi, genç nüfus, seyahat bilgisine artan erişin olanakları, helal turizm imkan ve olanaklarına ulaşımın gelişmesi, ramazan seyahatleri ve iş seyahatleri” olarak sıralandı.
Helal turizm pazarında öne çıkan destinasyonların başında Suudi Arabistan’ın geldiği belirtilen raporda, Türkiye’nin de Müslüman turistlerin seyahatlerine uygunluğu bakımından uygun pazarlardan biri olduğuna işaret edildi.
2014 yılında İslam İşbirliği Teşkilatına üye Malezya, Endonezya, Özbekistan, Suudi Arabistan, Irak, İran, Azerbaycan, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Libya, Pakistan, Ürdün ve Mısır’ın yurt dışına gönderdikleri turist sayısının yaklaşık 47,5 milyon kişi olduğuna işaret edilen raporda, bu ülkelerden Türkiye’ye gelen turist sayısının ise 4,9 milyon kişi düzeyinde olduğuna işaret edildi.
Raporda, “Bu ülkelerin 12’si Türkiye’ye en fazla 5 saatlik uçuş mesafesindedir ve yurt dışına gönderdikleri Müslüman turist sayısı 37,1 milyon kişi düzeyindedir. Bu yakın mesafe ülkelerden Türkiye’ye gelen Müslüman turist sayısı ise 4,8 milyon kişidir. Yani Türkiye kendisine en fazla 5 saatlik uçuş mesafesinde olan ülkelerin yurt dışına gönderdikleri Müslüman turistlerin yalnızca yüzde 13’ünü çekmeyi başarmıştır. Bu oranın yüzde 13 düzeyinden yüzde 20 düzeyine yükseltilmesi bile Türkiye’ye gelen turist sayısını yaklaşık 3 milyon kişi düzeyinde artıracaktır.” denildi.
Raporda, sadece Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt ve İranlı turistlerin yurt dışı turizm faaliyetlerinde yaptıkları harcama miktarının yaklaşık 62,2 milyar dolar düzeyinde olduğuna da dikkat çekildi.
Raporda, Türkiye’nin helal turizm pazarına güçlü ve sistematik bir şekilde girebilmesi için şu önerilerde bulunuldu:
“Öncelikli olarak ve gecikmeksizin Türkiye’nin bir ‘Helal Turizm Stratejik Planı’ hazırlaması zorunlu hale gelmiştir. Helal Turizm Stratejik Planı’nın en azından 2023 yılına kadar yapılması gerekenleri ve bu hedef yıla kadar ulaşılması gereken, vizyon, amaç ve hedefler doğrultusunda icra edilmesi gereken eylemleri ortaya koyması zorunludur. Türkiye tarihsel, sosyal ve kültürel geçmişi ile önemli bir İslam mirasına sahiptir. Bu mirasın yoğunlukla bulunduğu İstanbul gibi bazı iller Müslüman turistlerin de daha aktif hizmet alabilmeleri için kültür turizmi destinasyonu olarak geliştirilebilir. Türkiye, organ nakli, diş tedavisi, göz operasyonları, saç ekimi gibi birçok sağlık hizmeti noktasında gelişmiş teknik altyapıya, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir. Bu konuda önde gelen İstanbul, Ankara, Antalya ve İzmir gibi iller Müslüman turistlerin de daha aktif hizmet alabilmeleri için medikal turizm destinasyonu olarak geliştirilebilir. Türkiye’nin birçok bölgesi termal kaynaklar açısından zengin olanaklara sahiptir. Ancak bilhassa Ege bölgesindeki Afyonkarahisar gibi bazı iller, bu konuda daha gelişmiş konaklama işletmeleri altyapısına sahiptir. Bu nedenle ilgili bölgeler, Müslüman turistlerin de daha aktif hizmet alabilmeleri termal turizm destinasyonu olarak geliştirilebilir. Özellikle güneyli Müslüman ülkelerde yaşayan potansiyel turistler için yaz dönemlerinde kendi ülkelerindeki sıcaklık önemli bir yaşamsal zorluk oluşturmaktadır. Doğu Karadeniz yaylaları Müslüman turistlerin de daha aktif bir biçimde hizmet alabilmeleri için yayla turizmi destinasyonu olarak geliştirilebilir.”
Ayrıca, kış turizmi, agro-turizm, kongre turizmi, alışveriş turizmi, dizi turizmi konularında da Müslüman turistler için Türkiye’nin cazibe merkezi olabileceği bildirildi.
Müslüman turistin çekilebilmesi için “Helal Turizm Standardizasyon ve Sertifikasyon Sisteminin”, helal konaklama, helal seyahat acentacılığı, helal yiyecek içecek işletmeciliği, helal ulaşım işletmeciliğinin geliştirilmesi, Müslüman turistler için çekicilik arz eden unsurların artırılması, ramazan ayına özgü hizmet içeriklerinin geliştirilmesi, Müslüman turistler için rehberlerin yetiştirilmesi, ezan, namaz, ibadet konularında ihtiyaçların karşılanması, alkolsüz etkinlik olanaklarının yaratılması önerilerinde bulunuldu.
Kaynak; 1