Kuşadası’ndaki Kadıkalesi’nde 8 asırlık pati izleri bulundu. Turizm cenneti Aydın’ın eng üzel tatil bölgelerinden olan Kuşadası’nda bulunan Kadıkalesi Örenyeri’ndeki kazılarda 8 yüzyıl öncesine ait, üzerinde kedi ve köpek patisi izleri taşıyan tuğla ve kiremit parçaları bulundu.
Kuşadası’nda eski adı “Anaia” olan Kadıkalesi Örenyeri’nde yapılan kazılarda 8 asır öncesine ait tuğla ve kiremitlerde kedi ve köpek patisi izlerine rastlandı.
Kuşadası’ndaki Kadıkalesi’nde 8 asırlık pati izleri bulundu
Geçmişi 5 bin yıl öncesine dayanan, şehir merkezine 8 kilometre mesafedeki, Antik Çağ’daki ismi “Anaia” olan Kadıkalesi Örenyeri’ndeki kazılarda, geçmiş dönemdeki sosyal ve ticari yaşama dair buluntular teker teker gün yüzüne çıkarılıyor.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bizans Sanatı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeynep Mercangöz başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarında elde edilen ve ticaret eşyası olarak kullanılan seramikler önemli yer almakta. Seramiklerin çok çeşitli biçim, renk ile desen örneklerinin varlığı Kadıkalesi’ndeki üretimin oldukça zengin ve kaliteli olduğunu gösterirken, farklı kültürlere ait malzemelerin yanı sıra sosyal yaşama dair dikkat çekici detaylar da kaydediliyor.
Kadıkalesi’nde 8 asırlık pati izleri
Stratejik önemi dolayısıyla her dönem kullanılan Kadıkalesi’ndeki kazılarda 1200’lü yıllarda yapılan tuğla ve kiremitlerde kedi ve köpek patisi izlerine rastlandı. Kadıkalesi Örenyeri Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Mercangöz, Bizans döneminde yapılan kalenin uzun dönem akropol olarak kullanıldığını, içerisinde 5. yüzyılda inşa edilen kilisenin bulunduğunu açıkladı.
Kalenin 1413 yılında Osmanlı’ya geçmesine rağmen 1. Dünya Savaşı’na kadar kullanılmadığını, bu dönemde Osmanlı’nın siper olarak kullanmaya başladığını aktaran Prof. Dr. Mercangöz, Osmanlı’nın kilisenin yanında bir mescit yaptırdığını ifade etti.
Mescit ve kilisenin yan yana bulunmasıyla önem taşıyan kalede ören yerindeki kazılarda çıkan tüm verileri kültür turizmiyle buluşturmayı hedeflediklerini ifade eden Zeynep Mercangöz, önceki yüzyıllarda depremin yıktığı sütunları ve blokları şimdilik oldukları yerde sergilediklerini sözlerine ekledi.
Sevimli dostların izleri
Mercangöz, kazılarda buldukları tuğla ve kiremit parçaları üzerindeki izleri araştırdıklarında heyecan verici sonuçlara ulaştıklarını belirterek, “Alandan topladığımız her türlü çanak çömlek parçası bulundukları yerin yakınında sergilenmekte. Bunların arasında pek çok tuğla ve kiremit parçaları üzerinde rastladığımız hayvan patileri yer alıyor.
Kedi ve köpek başta olmak üzere pek çok hayvan patisi var. Bu patiler, üreticisi alanda bu malzemeleri kurusun diye bıraktığında üzerinde gezinmiş hayvanlara ait. Hepsi de Orta Çağ’dan kalma malzemeler. Günümüzden yaklaşık 800 yıl öncesinin verileri bunlar. Bizim için her biri çok heyecan verici bir durum. O dönemki insanların hayvanlarla birlikte yaşadıklarının kanıtlarıdır. Sadece kiremit tuğla izleriyle değil arkeozooloji araştırmalarımızla da bu hayvanlara ilişkin kemikler ortaya çıkıyor. Bu sene çok sayıda köpek kafatası da bulduk.” açıklamasında bulundu.
Bizans döneminde Venedik ile yapılan ticarete de değinen Zeynep Mercangöz, canlı bir ticari yaşamın söz konusu olduğunu, Doğu Akdeniz’den mal getirip buradan aldıkları şarabı da İtalya’ya götürdüklerini söyledi.
Prof. Dr. Mercangöz, “Böylesi uluslararası ticari boyutu olan bir dönem. Muhtemelen buradan ayrılırken de ustalarını beraberinde götürdüler çünkü buradaki cam üretimi Orta Çağ için çok önemli. Bizans tarihçileri pek çok yerde söylerler; Bizanslı ustaların özellikle Venedik camcılığını başlattığına ilişkin.
Ben bunu biraz daha ileriye götürüyorum; Kadıkalesi’nden götürülmüş cam ustaları İtalyan camcılığının başlamasına vesile oldular diye düşünüyorum.” diyerek sözlerine noktayı koydu.