Provence-Alpes-Côte d’Azur yani kısaca PACA, Fransa turizminin kalbinin attığı bölge…
Paris’ten sonra Fransa’nın en büyük ikinci turistik bölgesi Provence-Alpes-Cote d’Azur, her yıl 30 milyon turisti ağırlıyor. Birçok ünlü ressam ve edebiyatçıya ilham veren, lavanta tarlalarıyla ünlü bölge, masalsı bir deneyim vaat ediyor. Sabah Gazetisi’nden Meltem Fıratlı’nın haberine göre; Akdeniz’in masmavi suları ile Alpler’in arasında yer alan Provence-Alpes- Cote d’Azur (PACA), kültürel zenginlikleri ve eşsiz doğasıyla sadece Fransa’nın değil, dünyanın en gözde turistik bölgelerinden biri.
Aix-en- Provence
Mimari zenginliği nedeniyle 18. yüzyılda Küçük Versailles olarak adlandırılan Aix-en- Provence, ihtişamını günümüze kadar korumayı başarmış.
Şehirdeki tura Rotonde Meydanı ve Rotonde Çeşmesi’yle başlanabilir. Turistler çoğunlukla 17. ve 18. yüzyıldan kalma otelleri seyrederek Mirabeau Caddesi’ne çıkıyor. Burada, bir sokağın, bir meydanın dönemecinde Romalıların, iyi yürekli kral Rene’nin izleri bulunmakta. Ressam Paul Cezanne’ın doğduğu kentte ona esin kaynağı olanları görmek mümkün. Ustanın hayranları, büyük C harfli çivileri takip ederek Cezanne’ın yaşadığı mahalle ve yerleri keşfedebiliyor.
Saint-Tropez
Dar sokakları, palmiyeleri ve Mağrip tarzı evleri ile Fransız Rivierası’nın cıvıl cıvıl kenti Saint-Tropez, aynı zamanda 17. yüzyıldan kalan kalesinden görünen muhteşem körfez manzarasıyla ziyaretçileri kendisine hayran bırakıyor.
Matisse, Signac ve Colette gibi sanatçılar tarafından meşhur edilen bu balıkçı köyü Françoise Sagan ve Brigitte Bardot gibi ünlülerin buluşma yeri olarak biliniyor. Saint Tropez ‘in doğasını keşfetmek için ise Portalet Kulesi’nden başlayarak Canebiers Koyu’nu takip edin Brigitte Bardot’nun villası Ma Madrague’dan geçerek meşhur Pampelonne Plajı’na gelin. Burası gece yaşamı ile ünlü. Ayrıca lüks markaların mağazalarını bulmak da mümkün. 1920’li yıllardan itibaren küçük limanda üretilen meşhur bantlı sandaletlerden almayı unutmayın. Saint Tropez turları için tıklayın
En eski kent Marsilya
Mavi limanı, beyaz tekneleri ve sıcak kumlarıyla Akdeniz’in ruhunu taşıyan Marsilya, kent merkezindeki kozmopolit ve hareketli hayat tarzını eski sokakların dokusuyla birleştiriyor. Vieux Port yani eski limanıyla ünlü olan Marsilya, aynı zamanda Fransa’nın en eski kenti. Kentte her sabah günlük avlarını satmak için müşterilerini çağıran balıkçıları görmek mümkün. Dar sokaklar, iki apartman arasına gerili ipler ve renkli küçük mekanlar… Üzerinde ilginç bir kubbe bulunan barok eser La Vieille Charite Müzesi gezilecek yerler arasında. Notre-Dame-de-la-Grande Kilisesi’nin üzerine 160 metre yüksekliğe dikilmiş olan Meryem Ana heykeli ise şehrin simgelerinden biri. Marsilya’dan zeytinyağından üretilen, cilt için doğal ve yumuşak olan ünlü Marsilya sabunu ile portakal çiçekli kuru büskiviler olan navetlerden alabilirsiniz.