Turizm en hızlı gelişen ve en fazla ekonomik gelir sağlayan sektörlerden biridir. Bu yüzden, dünya’daki birçok ülke bu sektöre önem vermektedir. Buna rağmen, turizm sektörünün olumsuz etkileri vardır.
Fakat, turizmin olumsuz etkilerinin yanında birçok olumlu etkilerinin de olduğu bilinmeli ve bu olumlu etkileriyle konuşulmalıdır. Bu olumlu etkilerin en önemlisi ise ekonomik yönüdür. Zira, turizm para kazandıran lokomotif bir sektördür ve ülkelerin kalkınması için destekleyici konumdadır.
Turizmin bir başka önemi ise çevre bilincinin artmasında önemli bir rol oynamasıdır. Turizm aslında doğal çevrelerin farkına varılmasını sağlamaktadır ve bu yerlerin koruma altına alınmasını gerektirmektedir. Ayrıca, turizm insanların rahatlaması için gerekli bir aktivitedir.
Turizmin ülkeye kazandırdığı gelir aşikârdır. Bundan dolayı turizmin faydalarının yanında zararları görmezden gelinebilir.Zira, gerçekten turizmin sağladığı katkı yadsınamaz bir gerçektir. Toplam gelir itibariyle turizm, bir çok ekonomik faaliyetten daha yüksek gelir elde edilen bir sektör özelliğine sahiptir. Turizmin görmezden gelinmesi ülkeler için milyarlarca dolar kayıp anlamına gelmektedir.
Bu çalışma literatür taramalarından yararlanılarak hazırlanmış ve çalışma genelinde turizmin önemi üzerinde durulmuştur.
Turizm, insanların bulundukları yerden başka yere veya ülkeye gittikleri ve orada belli bir süre kalmaları, tekrar kendi yerlerine ya da ülkelerine dönmeleri ile ilgili etkinliklerdir (Mor ve Çiftçi, 2006).
Turizm en hızlı gelişen ve en fazla ekonomik gelir sağlayan sektörlerden biridir. Bu yüzden dünya’daki birçok ülke bu sektöre önem vermektedir. Öztürk ve Yazıcıoğlu (2002) bu durumu şu şekilde açıklamaktadırlar: “Turizm sektörünün ulusal ekonomiye olan katkıları bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler turizm faaliyetlerine artan bir şekilde önem vermektedirler.”
Birçok sektör gibi turizm sektörü de dünya genelinde hızlı bir gelişme sergilemiştir. Sergilemiş olduğu bu gelişmelerden bazıları iletişim teknolojisi ve ulaşım araçlarındaki hız, konfor, kapasite ve fiyat faktörleridir (Çeken vd., 2008).
Turizm ülkeler için olduğu kadar insanlar için de önemli bir faaliyettir. Çünkü yaşam standardının artması, gelirin artması ve iş yaşamının getirmiş olduğu sıkıntı ve stres nedeni ile insanların turizme ihtiyaçları vardır. Bozkok ve Köroğlu (2007), 2005 yılında uluslararası turizme katılan kişi sayısının 806 milyon olduğundan bahsetmiştir. Uluslararası turist sayısının 2005 yılında 806 milyon olması insanların turizme ihtiyaçları olduğunu göstermektedir.
Buna rağmen, turizm sektörünün olumsuz etkileri vardır. Bu olumsuz etkilerinin başında çevre kirliliği ve fiziksel etkiler gelmektedir. Fakat, turizmin olumsuz etkilerinin yanında birçok olumlu etkileri de vardır. Bu olumlu etkilerinin en önemlisi ise ekonomik yönüdür. Zira, turizm en çok ekonomik yönüyle ele alınan bir etkinliktir (Kozak vd., 2001: 77) ve gerek ulaştığı boyutlar, gerekse gösterdiği hızlı gelişme bakımından son derece önemli bir ekonomik faaliyet alanı oluşturmaktadır (Avcıkurt, 2003: 25).
Buna ek olarak, turizm sektörü gelişmekte olan, az gelişmiş ve Kıbrıs gibi ada ülkeleri için ekonomik büyüme, döviz girdisi, yatırım, gelir ve istihdam açısından çok önemlidir. Bu ülkeler, özellikle de ada ülkeleri turizmi ekonomik kurtarıcı ve kalkınmaya fırsat olarak görürler. Yani, turizm ülkenin kalkınması için çok önemli katkılar sağlamaktadır. Zira, turizm, kalkınma stratejisinin bir bölümüdür (Özbey, 2002).
Turizmin ekonomik katkısını şu şekilde kanıtlayabiliriz; 2006 yılı verilerine göre dünya’da 846 milyon kişi turizm hareketlerine katılmış ve elde edilen toplam gelir ise 733 milyar dolar olarak belgelenmiştir. Ülke olarak ele alırsak, yine 2006 yılı verilerine göre ABD 51.1 milyon kişiyi ülkesine çekmiş ve toplamda 85.7 milyar dolar gelir elde etmiştir (Çeken vd., 2008). Rakamlara baktığımızda turizmden elde edilen gelirin bir ülkenin dış ticaret açığının kapanmasında önemli rol oynayabileceğini söyleyebiliriz.
Bunun haricinde turizm, döviz girdisi ve istihdam olarak da ekonomiye katkı sağlamaktadır (Özbey, 2002). Döviz girdisi yukarıda bahsettiğim ABD’nin 2006 yılında sağladığı 85.7 milyar dolar’lık geliridir. İstihdam olarak ise 2009 yılı için dünya’da sadece Spa (Kaplıca) turizminde 1.2 milyon kişi istihdam edilmektedir (turizmden.com, 2009).
Birçok olumsuz yanı olduğu düşünülen turizmin aslında ekonomik olarak yoksul halka bile katkı sağladığı görülmektedir. Özkök’e (2006) göre; son on yıldır hükümetler ve kalkınmaya yardım eden kuruluşlar turizmi kültürel festivaller gibi aktivitelerle yoksul halka dayalı konuma getirmeyi çalışmaktadırlar. Örneğin; yapılan kültürel festivallerde pek fazla sermaye gerektirmeyen el yapımı ürünlerin rahatlıkla üretilip satılması. Yani, ekonomik açıdan turizmin yararından söz edilebilir.
Turizmin olumsuz yanları olduğundan yukarıda bahsettim. Turizmin olumsuz etkilerinden ziyade daha çok olumlu katkılarıyla konuşulması gerekmektedir. Fakat, turizmin olumsuz fiziki etkisinden bahsedecek olursak, aşırı ziyaretçi akımından dolayı doğal sit alanlarının tahrip edilebilmesi, çöp ve gürültü kirliliğinin oluşmasıdır diyebiliriz. Buna rağmen, turizm ülkelerin kaynaklarının farkına varmasını sağlar. Örneğin; doğal kaynakların korunması ve yeniden yapılandırılması gibi (Özbey, 2002).
Ayrıca, turizm fiziki olarak altyapı ve üstyapı çalışmalarını hızlandırır. Altyapı çalışmaları yol, su, elektrik, haberleşme ve ulaşım gibi çalışmalardır. Üstyapı çalışmaları ise konaklama yerleri, restoranlar ve eğlence merkezleri gibi çalışmalardır. Ülkeler bu altyapı ve üstyapı yatırımlarıyla dünya standartlarını yakalamaya çalışırlar. Örneğin; 2005 yılında Antalya havalimanına 2. pist yapılmış, ulaşım ve telekomünikasyon alanında bir çok yatırım yapılmış ve dünya standartları yakalanmaya çalışılmıştır (Turizm ve Otelcilik Portalı, 2009).
Bir başka örnek vermek gerekirse, yapılan bu altyapı ve üstyapı yatırımlarından, polis, itfaiye, sağlık hizmetleri gibi çeşitli hizmetlerden bu bölgelerin insanları da faydalanacaktır (Öztürk ve Yazıcıoğlu, 2002).
Şunu unutmamak gerekir ki; çevreye önem verilerek hazırlanan tüm altyapı ve üstyapı çalışmaları, başlangıçta büyük giderler oluşturacak biçimde değerlendirilse de, ülkenin geleceği ve doğal çevrenin korunması açısından uzun vadeli gelire dönüşecektir (Aslan ve Aktaş, 1994).
Bu nedenle, ülkeler sahip oldukları güzel çevre, iklim, deniz, dağlar, doğal yaşam, kültür gibi değerlere, bu değerlere yeterince sahip olmayan ülkelerin vatandaşlarını çekerek, ekonomilerini iyi bir konuma getirmeyi istemektedirler (Aslan ve Aktaş, 1994). Nitekim, bunu yapmak için altyapı ve üstyapıya önem verirler.
Bir de şunu söylemek gerekir ki; turizmin neden olduğu en büyük çevre sorunu doğayı korumaya yönelik olmayan plansız yapılaşmalardır. Bu sorunun çözümü ise doğru bir şekilde yapılan fiziksel planlamada yatmaktadır. Örneğin; T.C çevre kanununun “İlkeler” başlığını taşıyan 3. maddesinin (c) bendinde; “Arazi ve kaynak kullanımı kararlarını veren ve proje değerlendirmesi yapan yetkili kuruluşlar, kalkınma çabalarını olumsuz yönde etkilememeyi dikkate alarak çevrenin korunmasını ve kirlenmemesi hedefini gözetirler.” maddesi geçmektedir. Bu genel ilke turizmin fiziksel planlamasını da içine almaktadır (Aslan ve Aktaş, 1994).
Aslında, turizmin olumsuz fiziki etkileri bir bakıma insanların bilinçlenmesine de yardımcı olmuştur. Nitekim, bu durumu Kısaovalı (2007) şu şekilde ifade etmektedir: “Turizm eylemleriyle dünya kaynaklarının kirlenerek tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalması doğal sınırlar konusundaki çevre bilincini artırmıştır. Örneğin; çevre bilinci yüksek, kültürel çevreye daha fazla önem veren yeni turist tiplerinin meydana gelmesi.”
Bunun ötesinde, turizmi sosyo-ekonomik olarak ele aldığımızda, turizmin çevreyi ticari bir araç haline getirdiği görülür. Turizm, sosyo-ekonomik yönüyle gelişmiş ülke ahlak standartlarını yerel toplumlara tanıştırarak, kent yaşamının öğesi olan şiddetin, suçun ve hırsızlığın artmasına, geleneksel değerlerin yok olmasına neden olabilir. Bu olumsuz sosyo-ekonomik etkiler turist kabul eden toplum üzerinde hoşnutsuzluğa yol açabilir (Özbey, 2002). Bu durum gelecek olan turistlerin bilinçlendirilmeleriyle en aza indirilebilir. Özbey’in (2002) de ifade ettiği gibi turistlere gideceği yerin özellikleri, toplumsal, ekonomik ve fiziksel yapısı ile ilgili ön bilgiler verilmelidir.
Bununla birlikte, turizmin bir takım sosyo-kültürel etkileri vardır. Bu sosyo-kültürel etkiler eğitim, misafirperverlik, kültür (dini, sanat, tarihi kalıntılar), örf ve adetlerdir (Kılıç, 2003). Ayrıca turizm ve kültür arasında sıkı bir ilişki vardır. Örneğin; sanat, folklor, festival gibi yerel faaliyetlerin kalitesini yükseltir (Özbey, 2002), tarihi ve kültürel alanların korunmasını destekler. Aslında, bu faktörlerin her biri tek başına kişilerin seyahatini etkileyebilir ve bu sayede bir fayda sağlayabilir. Özellikle, Türkiye’deki tarihi zenginlikleri, arkeoloji ve etnografya müzeleri buna örnek olarak verilebilir (Kılıç, 2003). Örneğin; İstanbul sadece tarihi ve kültürel yerleri ile turistleri çekmektedir ve bu özelliğinden dolayı “2010 Avrupa Kültür Başkenti” unvanını almıştır.
Turizmin politik ve sağlık açısından da öneminin vurgulanması gerekmektedir. Turizm dünya’da farklı kültürlerin varlığını görsel ve işitsel medyadan öğrenen insanlara bu kültürleri yakından tanıma olanağı verir (Özbey, 2002). Bu durum insanları birbirine yaklaştırır, kaynaştırır ve onların birbirleri hakkındaki ön yargılarının değişmesine yol açar ve bu, insanlar arasında olumlu bir atmosfer yaratır. Yaratılan bu atmosfer devlet ilişkilerini etkileyebilir, böylece ülkeler arasında iyi ilişkiler kurulmasına yardımcı olabilir. Buna ek olarak, konaklama işletmelerinin sunduğu spor yapma imkânları, kaplıca ve şifalı su kaynaklarının tedavi edici özellikleri insanları sağlıklı yapmaktadır (Turizm ve Otelcilik Portalı, 2009).
Eğer dünya turizme önem vermemiş olsaydı, kaplıca ve şifalı sular kullanılamazdı, çünkü bu yerlerin faaliyet göstermesindeki en büyük etken turizm hareketleridir.
Turizmin uçak şirketleri, deniz yolları, araba kiralama şirketleri, restoranlar, seyahat acenteleri, tur operatörleri, esnaflar gibi 33 tane sektörle yakın ilişki içinde olduğunu ve bu sektörlere para kazandırdığını söyleyebiliriz (Kozak vd., 2001: 87)
Ayrıca, turizm sosyal olarak da önemli bir aktivitedir. Zira, turizm halklar arasında kültürel değişimi gerçekleştiren en önemli araçlardan biridir. Farklı bölgelerden ya da farklı ülkelerden insanları bir araya getiren turizm hareketleri insanların birbirlerini daha iyi tanımalarını ve daha çok sevmelerini sağlamaktadır. Böylece, turizm sayesinde “bölgecilik, ırkçılık, dindaşlık” gibi kavramlar ortadan kalkar ve yerini “evrensellik ve insan sevgisi” gibi kavramlara bırakır (Turizm ve Otelcilik Portalı, 2009).
Yani, turizmin barışa katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz. Bugün, yılda bir milyar kişi seyahat ediyor ve farklı kültürleri tanıma fırsatı buluyor. Aslında, turizmin her geçen yıl hızla gelişmesi ve turist sayısının aynı oranda artması, farklı kültürlerden insanların barış içerisinde sorunsuz yaşayabilme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor (Kınay, 2008).
Sonuç olarak, turizm Avrupa’da ve Dünya’da hızla gelişmektedir ve turizmin ülkeye kazandırdığı gelir aşikârdır. Turizmin, bahsettiğimiz faydalarının yanında zararları görmezden gelinebilir, çünkü turizmin sağladığı katkı yadsınamaz bir gerçektir. Toplam gelir itibariyle turizm, bir çok ekonomik faaliyetten daha yüksek gelir elde edilen bir sektör özelliğine sahiptir.
Zaten, Dünya Turizm Örgütü (WTO)’nün 2001 yılında yaptığı bir araştırmada, 2020 yılında 1.6 milyar kişi turizm hareketlerine katılacak ve yıllık ortalama 2.2 trilyon dolardan daha fazla harcama yapılacaktır (Çeken vd., 2008).
Bu da bize turizmin ileri ki yıllarda dünya’nın en gözde sektörü olacağını göstermektedir.
Hayri TEMÜR
YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ
Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksek Okulu, KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti)