Dünya gazetesi’nden Elif Karaca’nın haberine göre Bağlıkaya, hareketlenmenin zaman alacağını ve sezonun, ertelenen taleplerin de etkisiyle ekim, hatta kasım aylarının sonuna dek uzayacağını dile getirdi. Bağlıkaya, “Artık kötü senaryo düşünmek bile istemiyoruz. Umutlarımız hızlı bir şekilde toparlanma sürecine girilmesi yönünde” dedi. Bağlıkaya, pandeminin seyrine bağlı olarak uluslararası turizm hareketlerinde aksama yaşanması durumunda 2021 yılı ile ilgili beklentilerin yeniden gözden geçirilmesi gerekeceğini belirtti.
Son yıllarda iç pazarın sektör açısından öneminin de ciddi biçimde artmaya başladığını, geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle yurt dışından talep azalınca iç pazarın öneminin daha da iyi anlaşıldığını belirten Bağlıkaya, 17 Mayıs’a kadar devam edecek tam kapanma kararının ardından iç pazarda aşamalı bir hareketlenme başlayacağını öngördüklerini ifade etti.
Bağlıkaya fiyatlarla ilgili olarak da, yaz döneminde nasıl bir değişim göstereceğine dair genel bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığını, otellerin fiyatlarının dönemsel biçimde tesis ve destinasyon bazlı olarak arz talep dengesi içerisinde şekillendiğini söyledi.
‘Ciddi finansal desteğe ihtiyaç var’
Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasının haziran sonuna dek uzatılması ve Mayıs sonu sona eren KDV indirimlerinin Haziran sonuna kadar devam etmesi yönündeki son kararların bir nebze sektörü rahatlattığını belirten Bağlıkaya, bununla birlikte turizmde beklenen hareketliliğin yaz aylarına doğru ötelenmesi ve nakit akışının henüz oluşmamasının sektörün yaşadığı finansal zorlukları artırdığını, kredi borçlarının uygun şartlarda ve faiz oranlarıyla yeniden yapılandırılması ve alınan önlemlere ek olarak bankacılık kayıtlarına ilişkin sicil affı getirilmesinin önem arz ettiğini söyledi.
Bağlıkaya, “Devlet bankaları tarafından sağlanan kredi olanakları ve şartlarının özel bankalar tarafından da uygulanması sektörümüzün finansal zorlukların üstesinden gelmesine katkı sağlayacaktır. Bu dönemde sektör olarak ciddi finansal desteğe ihtiyacımız devam etmektedir. Şu an sektörümüzün yaşadığı bir sıkıntı da ödeme zamanı gelip ödenemeyip ve ötelenen kredilerde bankaların yeni şartlar öne sürmesidir. Bu durum ödemede zorluk çeken insanların ödemesini daha da imkansız hale getirmektedir” dedi.
‘En kritik ihtiyaç finansman yapısının güçlendirilmesi’
TTYD Başkanı Oya Narin de, Dünya Turizm Örgütü’nün ortaya koyduğu iki farklı senaryoya dikkat çekerek, “Küresel ölçekte turizm sektörü için biri temmuzda biri de eylülde iki toparlanma senaryosu üzerinde çalışıyor. Temmuz toparlanma senaryosunda, 2021’de, geçen yıla göre uluslararası turizmde yüzde 66’lık bir artış olacak. Bu artış 2019 rakamlarının ise yüzde 55 altında kalacak. Kötümser senaryoyu işaret eden eylülde toparlanmada ise, turizm gelirleri geçen yıla göre yüzde 22 artacak, 2019 rakamlarının ise yüzde 67 altında kalacak. Bizim tahminlerimiz birinci senaryoya daha yakın” dedi.
Yurtiçi turizmin desteklenmesinin ve çeşitlendirilmesinin çok önemli olduğuna da dikkat çeken Narin, KOVID-19 ile birlikte tüketici ve talep eğilimlerinde de belirli bir dönüşüm gözlemlendiğini, yurtiçi ve daha yakın destinasyonlar, kırsal alanlar, doğa turizmi ve sahillerin tercih sebebi olduğunu, dönüşüm eksenlerine yönelik politikalar izlenmesinin turizm sektörümüzün geleceğini güvence altına alacağını da ekledi.Millî gelirin yüzde 5’ini doğrudan ve yüzde 12’sini dolaylı olarak oluşturan ve toplam istihdamın yüzde 10’a yakını düzeyinde iş gücü kapasitesi sağlayan turizm sektörünün yüksek borç stokunu yönetmek ve sınırlı gelir düzeylerine rağmen faaliyetlerini sürdürmek durumunda olduğunu hatırlatan Narin, sektörün en kritik ihtiyacının finansman yapısının güçlendirilmesi olduğunu belirtti.