Ulaştırma Bakanlığı’nın yeni uygulamasına acentelerden uyarı geldi. Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği, U-ETDS sisteminin seyahat acenteleri açısından pratikte uygulanabilirliğinin olmadığını, turizm sektörünün kullandığı havalimanlarında ve yollarda yeni bir kargaşanın sektörü beklediğini belirtildi.
Ulaştırma Bakanlığı’nın bazı havalimanlarında pilot uygulamasına başladığı ve kasım ayında ülke genelinde uygulanacağı Ulaştırma Elektronik Takip ve Denetim Sistemi’ne (U-ETDS) acentelerden itiraz var.
Ulaştırma Bakanlığı’nın yeni uygulamasına acentelerden uyarı geldi!
Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği (SAYD) Başkanı Hamit Kuk, bakanlığın kasım ayında başlatacağı U-ETDS sisteminin seyahat acenteleri açısından pratikte uygulanabilirliğinin olmadığını belirterek, turizm sektörünün kullandığı havalimanlarında ve yollarda yeni bir kargaşanın sektörü beklediğini söyleyerek uyarılarda bulundu.
Sistemin pratikte uygulanabilir olmadığını belirten SAYD Başkanı Hamit Kuk, “Uygulama kapsamında acentelere, yolcuların kimlik bilgilerini alarak bakanlık yetkililerine liste halinde verme sorumluluğu yükleniyor.” şeklinde görüş bildirdi.
Sistem kapsamında Ulaştırma Bakanlığı’nın kara yolu taşımacılığını ‘tarifeli, tarifesiz, T Belgesine sahip terminaller, kargo ve eşya taşımacılığı olarak beş kategoriye ayırdığını ifade eden Kuk, uygulamanın amaçlarını ise ”karayolu taşımacılığını disiplin altına alıp güvenlik açıklarını kapatmak, her türlü yolcu ve yük taşımasını kayıt altına almak, sektördeki verilere ilk kez gerçek zamanlı ve doğru şekilde ulaşmak, ulusal güvenlik açısından, taşıma verilerinin anlık paylaşımını sağlamak ve veri analizlerine dayalı gelecek planlaması yapabilmek” şeklinde sıraladı.
“Turist çok daha uzun süre alanda beklemek durumunda kalacak”
Planlamanın teoride makul gözükmekle birlikte uygulamada mümkün olmadığını ifade eden Kuk, “Bir incoming acentesi, havalimanında karşıladığı yolcuların isim ve pasaport numaralarını listeleyerek bir saat içinde bakanlığa bildirmekle mükellef.
Burada iki sorun var; birincisi, acente yetkilisinin turistlerin kimliklerine bakma yetkisi yok. Turist ‘yetkiniz yok’ deyip pasaportunu vermezse ne olacak?
İkincisi ise, müşteri memnuniyeti. Biz müşteri memnuniyeti açısından alana inen yolcuyu 45 dakika, hatta onun da altında bir sürede otobüsüne bindirmeye gayret ediyoruz. Böyle bir uygulama, havalimanına inen turist çok daha uzun bir süre alanda beklemek durumunda kalacak.” ifadelerini kullandı.
Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği Başkanı Hamit Kuk, konu ile ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Ağustos ayından beri Antalya, İzmir, Dalaman turistik havalimanları çıkışlarında alıştırma uygulamalarına başlandı bile. Hatta kontrol noktası olması açısından Antalya havalimanı çıkışında Ulaştırma ofisi bile kuruldu.
“Aynı şikayeti çok acente söylüyor”
Yapılan deneme uygulamalarında bile işleri son derece zora sokacağını gösteriyor. Seyahat Acenteleri Yöneticileri Derneği (SAYD) olarak son bir ay içinde Antalya, Ege ve İzmir’de turistik taşımacılık yapan üye incoming firmalarımızdan bu konuda sayısız şikayetler aldık. Daha sonra Antalya TÜRSAB Yöre Temsil Kurulu’nda (YTK) konuyu enine boyuna konuşmak istediğimizde gördük ki aynı şikayetler birçok TÜRSAB bölge YTK tarafından da dillendiriliyor.
“Uygulamak mümkün değil”
“Özellikle turizm taşımacılığı dediğimizde ve yukarıda tarifesiz yolcu taşımacılığı kategorisine giren uygulamaların birçoğunun pratikte uygulanabilirliği mümkün değil.
Çünkü turizm taşımacılığı yapan ve yurt dışındaki tur operatörlerinin Türkiye’deki yerel hizmetlerini yürüten incoming firmaları yurt dışından gelen bilgilere göre işlem yaparlar.
“Yolcunun pasaport numarası yok”
Tur operatörleri tarafından gönderilen rezervasyon bilgilerinde yolcunun pasaport numarası yer almaz. Sadece yolcunun adı soyadı, yaşı, cinsiyeti, geliş dönüş tarihi ve uçuş bilgileri yer alır.
Ne incoming firma ne de tur operatörü bu bilgileri “Kişisel verileri koruma kanunu” çerçevesinde paylaşamaz. Özellikle Avrupa’da “kişisel verilerin korunması” kanunun uygulamasında çok hassas ve çok ciddi maddi manevi cezai yaptırımlar söz konusu.
“Tazminat davaları açabilirler”
Buradaki firma yetkilisi yolcu havalimanına geldikten sonra otobüse binmeden önce yolcudan pasaport bilgisini alması neredeyse imkansızdır. Tüketici haklarını çok iyi bilen turistik yolcu bu soruyu genellikle garipser ve bu nedenle ya cevap vermez ya da bunu koz olarak kullanarak ülkesine döndükten sonra tazminat davası açmak için bahanesi olur.
Diyelim ki bu uygulama hangi sıkıntı doğurursa doğursun uygulamaya konuldu. O zaman size ne olacağını söyleyeyim;
“Müşteri şikayetleri başlar”
Acente personeli, yolcu havalimanına indikten sonra pasaport bilgilerini alsa bile bu bilgileri U-ETDS sistemine araç hareket saatinden en az 1 saat önce girmesi neredeyse imkansızdır.
Yıllardır havalimanında yolcu karşılayan meslektaşlarımız bunu çok iyi bilir. Bir araç, yolcu valizini aldıktan en fazla 45 dakika sonra hizmet kalitesi açısından hareket etmek zorundadır. Aksi durumda müşteri şikayetleri başlar.
“Havalimanından çıkmak 3 saat”
Şimdi önceden alınamamış yolcu pasaport bilgilerinin havalimanlarında alındığını düşünelim; örneğin bir otobüs (en az 40 kişi) yolcunun tek tek pasaport bilgilerini alacaksın listeleyeceksin. Sonra da bunu imzalayıp kaşeleyerek U-ETDS sistemine yükleyeceksin.
Böyle bir uygulamada yolcunun valizini aldıktan sonra havalimanından en erken 3 saat sonra oteline doğru yola çıkar ki; turistik havalimanlarında Haziran-Eylül aylarındaki yoğunluğu dikkate aldığınızda böyle bir zaman dilimi kaosa sebep olur. Sanırım böyle bir karmaşayı havalimanlarını işletenler de istemez.
Kısaca, pasaportta bekleyen, bavul için bekleyen, otobüste bekleyen, pasaport kaydı için bekleyen yolcu demek kaos demektir.
60 sayfalık yeni ulaştırma yönetmeliğinde diğer bazı garip uygulamalar da var.
Örneğin bir turist yukarıdaki transferi 10-20 dakika ile kaçırırsa acente, o yolcuya gitmesi gereken yere götüremez.
Bu yönetmeliğe göre koltuk numarası girilme zorunluluğu getirilmiştir. Turistik taşımada bu mümkün değil. Tatile gelmiş kalabalık bir turist ailesinin durumuna göre istediği yerde oturabilme özgürlüğü kısıtlanıyor.
Bagaj etiketi zorunluluğu var. Bunu da uygulamak imkânsız. Çünkü otobüs şoförü yolcuların gideceği otel sıralamasına ve yol durumuna göre organize ederek valizleri bagaja yerleştiriyor.
Ayrıca turistik amaçlı tatile gelenlerden yük bilgileri isteniyor. Böyle bir yoğunluğun olduğu havalimanlarında doğru bilgi alınması imkansızdır.
Yönetmelikten anladığımız kadarıyla turistik amaçlı tatile gelenlerden 30 kg’a kadar ücretsiz taşınır ibaresi var. Yani 30 kg’dan fazla valizle gelen yolcudan para mı talep edeceğiz?
Böyle bir uygulama özellikle golf, futbol, tenis grupları için ciddi sorun yaratacaktır. Birde şu unutulmamalı ki uçaklarda kabin bagajları otobüslerde aşağı bagaja veriliyor.
^”Otobüslere 6 grup sınırı”
Diğer bir uygulamada minibüslerde en fazla 3, otobüslerde de en fazla 6 grup yolcu tabiri var. Bunu Ulaştırma görevlileri minibüslerde 3, otobüslerde 6 farklı otele uğrayabilirsiniz olarak yorumluyorlar.
Böyle bir kısıtlama yaz sezonunda ortaya çıkan transfer aracı sıkıntısını had safhaya çıkaracak ve maliyetleri yükseltecektir.
Böyle bir uygulama ile acentelerin yaptığı günlük turları da imkânsız hale getirecektir. Örneğin, Antalya Perge Aspendos şehir turu yapmak isteyen acente maksimum 3 otelden müşteri alıp tura çıkabilecektir. Böyle bir uygulama hem para kaybına hem de zaman kaybına neden olacaktır.
“Yollarda da karmaşa yaşanacak”
Yukarıda özetle anlatmaya çalıştığımız Ulaştırma Bakanlığının yeni yönetmeliği, turizm sektörüne getireceği sıkıntılar hala hazırda memlekette iyi giden turizm sektörünü geliştirmek bir yana geri götürecektir. Başta Ulaştırma Bakanlığımız ve Turizm Bakanlığımız olmak üzere turizmle ilgili tüm kamu ve özel kuruluşların bu konuya ivedi bir şekilde el atmalıdır. Aksi durumda turizm sektörünün kullandığı tüm havalimanlarında ve yollarda yeni bir karmaşa bizi bekliyor olacak.
SAYD olarak diyoruz ki;
Turizm sektörü çok önemli bir kristal vazo gibidir. Dikkatli dokunmazsanız kırılır ve bir daha asla eski haline dönemez. Böyle bir durumda sadece turizm sektörü kaybetmez tüm Türkiye olarak kaybederiz.
Ayrıca turizm taşımacılığı kendine has dinamikleri olan bir sektör. Ne kargo ne eşya ve de ne şehirlerarası taşımacılığı ile aynı kefeye konularak kurallar oluşturulmamalıdır. Ulaştırma Bakanlığımızın bunu gözeterek ve sektör paydaşlarıyla istişare ederek sadece turizm taşımacılığına özel politikalar geliştirmelidir. Aksi durumda mevcut yolcu taşıma yönetmeliği uygulamaya konduğu anda sektörde ciddi bir karmaşaya ve hatta kaosa sebep olacaktır.
2018 yılı ile birlikte toparlanma sürecine giren turizm sektör yeni bir taşıma krizi ile kendi ayağına sıkacak konuma gelmeden bu konuyu çözmeliyiz.”